DOLAR 39,1011 % 0.04
EURO 44,4609 % 0.52
STERLIN 52,8641 % -0.01
FRANG 47,6552 % 0.02
ALTIN 4.207,50 % 0,08
BITCOIN 107.682,52 -1.071

Fuat Oktay’dan önemli açıklamalar! ‘Türkiye için bir fırsat ikinci defa bedel ödeyemeyiz&#

Başkent Kulisi’ne AK Parti Ankara Milletvekili Fuat Oktay konuk oldu. ‘Suriye’deki istikrarsızlığın en büyük bedelini Türkiye ödedi’ diyen Fuat Oktay ‘Artık ikinci bir bedeli ödeme kapasitemiz yok. Bu süreci fırsata çevirmeliyiz.’ dedi.

Yayınlanma Tarihi :
Fuat Oktay’dan önemli açıklamalar! ‘Türkiye için bir fırsat ikinci defa bedel ödeyemeyiz&#

Son Dakika… Kanal 7 ekranlarında Mehmet Acet’in sunumuyla yayınlanan Başkent Kulisi’nde bu hafta Türkiye’nin dış ilişkileri değerlendirildi. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı AK Parti Ankara Milletvekili Fuat Oktay, programda konuştu.

Fuat Oktay’ın açıklamaları şöyle:

Ümit ediyoruz ki terör örgütünün kendisini feshetmesiyle ortaya çıkan süreç uygulamaya geçecektir.

Asıl arzumuz toplumsal barışı sağlıyor olabilmek ve terör tehdidini gündemden kaldırıyor olabilmek. Böyle bir tehdidin ne sınır içinde ne sınır dışında kalmamasını sağlamak istiyoruz.

Şehitlerimizin ruhlarını, yakınlarını ve gazilerimizi incitmememiz gerekiyor.

Sınırlarımızın ötesinde operasyonları düşünün aslında bu bir süreç. Şimdi bunu kalıcı olarak çözelim.

Suriye’de Irak’ta Kıbrıs’ta Ege’de Akdeniz’de Anadolu’yu savunmaktır. Bir bütün olarak yaklaşıyoruz.

Hem yurt içinde hem yurt dışında birçok kesimle görüşüyoruz. Şehit yakınları, gaziler, sivil toplum temsilcileriyle de sürekli temas halindeyiz. Herkes bu sürecin başarıyla sonuçlanması gerektiği görüşünde.

Uluslararası alanda da Türkiye’nin terörle mücadelesi kabul görüyor. Eskiden destek veren ülkeler bile artık mesafe koyuyor.

SURİYE’DE YAŞANAN GELİŞMELER

Suriye’nin geleceği düne göre baktığımızda çok daha iyi. Geliştirilebilecek bir alan görüyoruz.

Tahribat var. Sadece ekonomik değil. Ülkedeki tüm duvarları kaldırıp bütünleşme sağlanması lazım. 

Düne göre çok daha umutluyuz. Bir dönem Suriye diye bir yapı neredeyse yoktu. Bugünse inşa edilebilecek bir zemin var.

Özellikle Trump’ın Körfez ülkelerine yaptığı ziyaret sonrası bölgede bir ivmelenme gözlendi. 2011 öncesine uzanan, hatta 50-60 yıllık bir tahribat söz konusu.

Bu sadece altyapısal değil; etnik, dini ve mezhepsel ayrışmalarla oluşan sosyal bir tahribattır. Yeni hükümetin en önemli sınavı, bu duvarları yıkıp ülke içinde birlik ve beraberliği sağlamaktır.

Suriye’de yaşanan istikrarsızlık Türkiye’ye büyük maliyetler yükledi. Bu nedenle sadece içerde değil, bölgede de güvenlik ve istikrarı sağlamak bizim önceliğimiz.

Yaptırımların kaldırılması olayı sadece ABD’nin ekonomik olarak katkısı şeklinde değerlendirmemeli.

Yaptırımların kaldırılmasıyla başlayan bu süreç Suriye’nin önünde yepyeni fırsatlar sağlanması demektir.

Türkiye olarak bunun uygulanmasıyla ilgili mesajları veriyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için önemlidir. Orada terör örgütlerinin bulunması bizim için tehdittir. Bizim buna izin verme durumumuz yok.

Erdoğan: Terörsüz Türkiye'yi yakın zamanda sağlam bir temel üzerinde yükselteceğiz!Erdoğan: Terörsüz Türkiye’yi yakın zamanda sağlam bir temel üzerinde yükselteceğiz!

TERÖRSÜZ TÜRKİYE MESAJI

Terörsüz Türkiye’deki amacımız terör tehdidinin kalıcı olarak ortadan kalkmasıdır.

Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıdır. Ancak terör örgütlerinin bu bölgelerde varlık göstermesine göz yummamız mümkün değil.

Mezhepsel bir takım yeni fay hatları oluşturarak Suriye’deki bütüncül bir yapıya geçmemesiyle ilgili bazı ülkelerin isteği var.

Bunun böyle gitmemesi gerekiyor. Bölgedeki bu kadar istikrarsızlık yeter. Bunun son bulması gerekiyor. Bölgenin istikrar ve barışa ihtiyacı var.

Tekrar istikrarsızlık gördüğümüzde Türkiye’nin buna müdahil olmama şansı yok.

Yaklaşık 4-5 milyon sığınmacının Türkiye’de barındığını düşünürsek, bu yükü uzun yıllar taşıyan ülke biz olduk.

Avrupa Birliği ve Batılı ülkelerin yaklaşımını hatırlayın: “Siz alın, sizde kalsınlar; bize gelmesinler.” dediler. Sınırların açık olmasını savundular ama sorumluluk almadılar. Birleşmiş Milletler bile etkin bir çözüm ortaya koyamadı. Türkiye bu yükü yalnız başına taşıdı. Artık ikinci bir bedeli ödeme kapasitemiz yok. Ne mülteci, ne ekonomik, ne de siyasi anlamda.

Yaptırımların kalkmasıyla birlikte Suriye’nin geleceği daha parlak olacaktır. Suriye’ye desteğimiz de devam edecek.

ABD’NİN BÖLGEDEKİ DIŞ POLİTİKASI

Amerika’nın dış politikasının tamamen Türkiye’nin arzuları doğrultusunda şekilleneceğini düşünmek gerçekçi olmaz. Amerika’nın kendi çıkarları doğrultusunda oluşturduğu bir dış politikası var. 

Trump yönetimi, birçok ülkeyi de elçiliklerini Kudüs’e taşımaları için teşvik etmişti. Bu çizginin tamamen değişmesini beklemek doğru değil. Ancak biz Türkiye olarak her konuda aynı fikirde olmasak da birlikte çalışabileceğimiz alanlara odaklanmayı öğrendik. Aynı masada oturup farklılıklarımızı konuşabildiğimiz sürece ilerleyebiliriz.

Trump’ın eski döneminden bu dönemine çok büyük değişiklik olacağını varsayarsak yanlış olur.

Biz Türkiye olarak ülkelerle görüşerek ilişkileri çok iyi yönettik. 

Türkiye’nin ortaya koyduğu bir vizyon vardır. Türkiye’nin Mısır ile ilişkileri daha sağlıklı.

Gazze hakkında ABD’nin tutumunun değiştiğini görüyoruz.

ABD’nin, Gazze’de yaşanan insani trajediye karşı artık daha fazla bilgi sahibi olduğu kanaatindeyim. Cumhurbaşkanımızın doğrudan görüşmeleri, bakanlıklarımızın teması ve ABD’deki bazı çevrelerin açıklamaları bunun işaretidir. İsrail’in tek taraflı politikalarının barışa hizmet etmediği, tersine bölgedeki istikrarı tehdit ettiği artık daha net görülüyor.

GAZZE’DEKİ GELİŞMELER

Birleşmiş Milletlerden biri açıklama yaptı. 48 saatte 14 bin bebeğin açlıktan ölebilir açıklaması vardı. Görüyorsunuz o görüntüleri her yer yerle bir oldu. Bunun adı insafsızlıktır. Bu durdurulmalıdır. Artık dur denilmelidir. Uluslararası insan hakları örgütleri niye bu kadar seslerini yükseltmezler neredeler bunlar? İsrail’e dur demek gerekiyor. Amacımız insani yardımların bir an önce başlatılması. İki devletli bir çözümün ancak ve ancak hem İsrail halkı hem Filistin halkı için ve Doğu Kudüs’ün başkent olduğu bir Filistin devletinin kurulması burada olmazsa olmazdır. Ama bu insani yardımların durdurulması olayının mutlak şekilde önüne geçilmesi elzemdir. Türkiye olarak biz üzerimize düşeni zaten bugüne kadar yaptığımız gibi zaten sonuna kadar yapıyoruz.

YORUM YAP